herşey beyaz olsa idi teşke



herşey beyaz olsa idi teşke

yol beyaz yoldaş beyaz
düşüncede düş ağızda söz beyaz
suskunluktaki o güzellik beyaz
yoo diyen hayır diyen hayır diyen şer diyen
nerden gelirse oraya giden ruh beyaz
şükran giye idi baştan ayağa beyaz
gülümseme iki dudak arasında oluşan bir dünyadır
aralanınca dünya görünen beyaz olaydı
tren raylarında demir yanar beyaz toz olur
gülünü yitiren bülbül beyazı geçer kefen gibi beyaz olur
umut yeşerir de kokusu beyazdır
rüya görmek bir dert görmemek bir dert
yorumların taşıyıp götürdüğü sal beyaz
güneş beyaz, ay beyaz, yıldız beyaz
çıkmaz sokaklar çıksaydı bir yere beyazlaşırdı karanlıklar
bu susmadaki sihir var ya taşar da akar gözden yaş diye su gibi beyaz
beyaz beyaz görülen hayaller atar tüm renkleri de kaplar yılları
açıklık karşısında delilenir de akıl giyilen gömlek beyaz
kırılsın dökülsün hayatın ritmi ne korku
notanın yazıldığı ses, içte esen rüzgar beyaz
esirge varsa varını yoksa yokunu, eşitlenen yer beyaz
tende ten gözde göz elde el renk renktir aşk ise dipsiz bir beyaz
soluyor tüm renkler gözümde gözüme gözüken herşey beyaz
bu kaybını seviyorum ruhum gidip döndügün an beyaz
yelenen saçlar es gözükmeden rüzgarım yine
kulaklardan giripte başı sarhoş edip dünyadan bağ kopartan müzik en gümbürtünle çal beyaz
demiştim ya da demişim
"bir hayalim doldurulamayan"
yokken beni varlaştıran renk beyaz; tek renk beyaz

                şükran aydın
19.nisan.2002 cumartesi ev 17:52

"mimoza cafe ye unuttuğum çantamı almaya giderken metronun mecidiyeköy istasyonunda
treni beklerken esti içten sözler, çok farklıydı esenler, bulmak ne mümkün aynısını, ben kaynagı aşıktır beyaza, kaybetmişse de aynısının tıpkısı sözleri yazmıştır bu saatte esen yine kendindekini-13:45"


Geri "Siirler alfabesine" sayfasina

Geri "Sairler alfabesine" sayfasina