tepeden tırnağa, havadan yaprağa
sudan toprağa
yiten bir " yakın sıcaklık" aranıyordu zamanlarca...
soğuk yaşamaya alışılmış o bembeyaz küçük dünyada
bir yaşam süregeliyordu kışlarca
usanmadan
aydınlık ormanın ardında
dik yamaçlarda, ahşap çitlerin gerisinde
şöminenin, yemeklerin ve cocukların sıcaklığı
karışırken birbirine
unutuluyordu donmalar, çetinlikler
anılar canlanıyordu mumların aydınlatamadığı
karanlıklarda
çelik parlaklığında ay ışığının vurduğu o "koca
ayna"da
ki o anılar kısa yazlarca canlanmaktaydı
genççe, canlı ve berrak günlere dairdiler
günlerce güneş görmüş yaylada, av sonrasına
sabahları umutların başladığı
her birinin birbirinden zorluğu unutulmuş koyu gri
günlerde
yaşanmıs!... yaşanmış!... olanlar
yeni hayatlar kazanıldığında
yaşlar dökülür müydü büyük patiklere
doğan ve yitenin adına, sevincine...
yeni gün doğarken
yeni hayat gelirken
aryalar
donmuş toprağa, suya, yaprağa meydan okurcasına
HAYKIRILIRDILAR
"O yakın sıcaklık", "sert ve haşin gözler"
her yerde: ARANILIRDILAR.
Cem Güneş
Geri
"Siirler alfabesine" sayfasina
Geri
"Sairler alfabesine" sayfasina