‘TESETTÜR’ VE KURAN

Adina ‘radikal dinci’, ‘islamci’, ’kökten dinci’ (fundamentalist) denen
akimlar, ‘öze dönüs’ iddiasiyla kaynaklari tarihsel cercevesinden cikararak
tahrif etmekle yetinmemekte, basta söylem (idiom) ve dis görümüne yönelik
(symbol) özellikleri ön plana cikararak, ‘farklilik’ larini vurgulamaktadir.
Bence din, icsel kimliginden soyutlanmakta, dis sembollere dinsel anlamlar
yüklenilerek toplumsal kutuplasma görsellestirilmektedir. Islam dinini bu
amacla kullanan ideolojik gruplarin kadin baglaminda, Islam’la
özdeslestirdigi en önemli sembol basörtüsüdür.

Kadinin örtünmesi (tessetür, tahaccüb) Allahin emridir’ diyenler,
iddialarina kanit olarak iki Kuran ayeti gösteririler: Nur 31, Ahzap 59.
Misirl’li dincilerden Dr. Muhammad Ahmad al Muyassar 1995 yilinda
yayimladigi ve el – Ezer üniversitenin cikardigi fetvalari kaynak olarak
kullandigi ‘Islam anayasasi ‘ nin 14. maddesinde ‘devlet, kadinlarin
saclarini örtemekle mükelleftir’ der.(1) Müellif, Iran ve Suudi
Arabistan’daki ‘farkli uygulamalar’a dikkat cekmeyi de ihmal etmez:
’Gördügümüz gibi Iranda her alanda kadinlarla erkekler arasinda bir
karisiklik (ihtilat: bir arada bulunma) vardir. Oysa Suudi Arabistan ‘da
kadinlarin yüzleri genellikle örtülüdür. Fakat bunlar sonuca fer’i
konulardir, özü degistirmez. Bunlar tartislabilir ve iclerinden uygun olani
secilebilir’.(2)

Konunun ne denli keyfi ve insan yorumu ürünü oldugu, bir el – Ezher
fetvasinda tüm ciplakligiyla görülür. Ezher seyhi, ‘örtünen bir Müslüman
kadininin yüzünü de bir nikapla (tül, pece) kapatmasi sartmidir, b,r erkek
karisini is bosanma noktasina gelse dahi yüzünü örtmeye zorlayabilirmi?’
sorusuna su ilginc fetvayi veriyor:

‘Yüzünü örtmek, son derece güzel bir kadin icin farzdir. Zira böyle bir
kadin, yüzünü gösterdiginde siddetli zararşari olan bir fitne kopar.
Görünmesinden büyük bir fitnenin kopabilecegi orta güzellikte bir kadinin
yüzünü örtmesi ise sünnettdir. Alimler bu görüstedirler. Son derece güzel
bir kadini kocasinin yüzünü örtmeye zorlamaya hakki vardir. Zira bu onun bir
hakkidir ve kiskanclik sarttir. Nitekim sözüne uymadigi takdirde onu
dövebilir. Fakat kadin güzel degilse, yani yüzün örtülmesi sünnet degilse,
gösterilmesinde bir zarar olmayacagi icin, kadin yüzünü örtmeyebilir,
kocasinin bu husustaki emrine kulak asmayabilir.’(3)

Cagdisi bir kafa ve fantazinin ürünü olan, fakat ‘Allah ‘in buyrugu’ olarak
savunulan ‘tesettür’ün görüldügü gibi siniri belli degildir. Daha dogrusu,
sinirlari belirleyen, Allah degil, O’nun adina ahkam kesen ‘ulema’dir.
Asagida konuya iliskin ‘vahiy delili’ olarak aktarilan iki Kuran ayetinin
klasik Kuran tefsirlerindeki yorumlarini ele alacak, dinciligin kaynaklarla
nasil bir iliskide oldugunu gösterecegiz.

I – ‘Örtünmek dinin emridir’ diyen cevreler, ‘din’ le seriati kastederler.
Din’in bir adinin da seriat oldugunu bildiren klasik kaynaklar(4), böyle
böyle bir takiyyeyi hakli cikarabiliyor. Nitekim ‘Islam’ ve ‘Islam hukuku’
terimlerinin de günümüzde seriat anlaminda kullanilmasi kural halini
almistir.

II – Kaynaklar Islam’in ve iman’in tarifini yaparlarken; tesettür’ü ne
iman’in, ne de Islam’in sarti kilmislardir.(5)

III – Tesettür’ün ‘dinin bir emri’ oldugunu kanitlamak amaciyla Kuran’dan
iki sureye gönderme yapan cevreler, sadece sözkonusu ayetlerin tarihsel
kontekstini göz ardi etmekle kalmiyor; bugüne dek anlami üzerinde bir
uzlasma saglanamamis Kuran ifadelerinin belli cevrecelerele yapilan yorumu,
‘dinin emri’, ‘Allahin kelami’ olarak sunuyor. Bir baska ifadeyle, Kuran
hükmü (nass) olarak sunulan, gercekte, 9 ila 14. Yüzyil Kuran
müfessirlerinin – cogu kez birbiriyle celisen yorumlardir. Dolayisiyla,
‘tessetürün dinin emri’ oldugunu kanitlamak amaciyla kullanilan ayetlerde, -
kimilerine göre pece, kimilerine göre türban olarak yorumlanan – khimar ve
cilbab ile, neyin örtülmesi, neyin acikta kalabilecegi sorununda belirleyici
olan ziyna ve awra sözcüklerinin anlami son derece tartismalidir ve saygin
Kuran yorumlarinin hicbirinde konu aydinlatilmamistir.(6) Asagida sözde
‘tessetür’e iliskin iki Kuran ayetinin önce cevirilerini verecek, ardindan
saygin Kuran tefsirlerindeki yorumlarini aktaracagiz.

Nur 31:

Mümin kadinlara da söyle: Gözlerini bakilmasi yasak olandan cevirsinler,
IFFETLERINI de korusunlar. SÜSLERINI, kendiliginden görünen kismi müstesna
acmasinlar. Basörtülerini yakalarinin üstüne salsinlar. Süslerini kocalari
veya babalari veya kayinpederleri, veya ogullari veya kocalarinin ogullari
veya kizkardeslerinin ogullari veya Müslüman kadinlari veya CARIYELERI veya
erkekligi kalmamis hizmetciler, ya da kadinlarin mahrem yerlerini henüz
anlamayan cocuklardan baskasina göstermesinlar. Gizlediklari süslerin
bilinmesi icin AYAKLARINI YERE VURMASINLAR. Ey inananlar! Saadete ermeniz
icin hepinizi tevbe ederek Allah’in hükümüne dönün.(7)

Aktardigimiz tercüme, klasik dönem Kuran tefsirinin üzerinde ittifak
saglanmamis yorumundan ibarettir. Ayette büyük harfler ile gösterdigimiz
sözcükler a – hicbir Kuran tefsirinde aydinlatilmamsitir, b – ayetin günümüz
ahlak anlayisi ve Türk töreleriyle alakasiz bir toplumda indigini
göstermektedir. Örnegin ‘iffet’le cevrilen sözcük Kuran metininde kadinin
cinsel organi demek olan furuc’tur (tekili farc). Ayetin bambaska bir
toplumda indigini ele veren diger iki hussus ise, cariye sözcügü ve
‘ayaklarini yere vurmasinlar’ uyarisidir. Kastedilen, dönemin Arap
toplumunda kadinlar arasinda yaygin olan ayak bilezigidir.(8) Tefsirlerde
‘süs’ün (ziyna) ne oldugu konusunda da tam bir kaos hakimdir. ‘Süs’ kimine
göre sadece kadinin elbisesi (9), kimine göre kadinin sürmesi, sac boyasi,
yüzügü ve yüzü(10), kimine göre sadeceyüzü ve elleri(11), kimine göre
gögüsü, saci ve ayak bilezigidir.(12)

Burda ilginc olan, ayetin ‘hür kadinlar’la ‘cariyeler’i birbirinden
ayirmasidir. Zira ’hür mümin kadinlarin tersine, cariyelerin gögüslerine,
kalcalarina, bacaklarina v.s. bakmak caizdir’(13). Hanefi bilgini Ebu Bekr
el Cassas (ölümü 980) cok daha acik konusur: ‘Bu ayet kadin köleler icin
gecerli olmayip sadece hür kadinlara hitap eder. Zira yabanci bir erkegin
kadin kölenin (ama), bacaklarina, kalcasina, sacina ve gögüsüne bakmasi
caizdir.(14)

Sacin örtülmesi, Müslüman hür kadinlar’i, köle kadinlardan ayirmak
maksadiyla öngörüyor. Nitekim el – Cassas’in eserinde su satirlari okuyoruz:
‘Hz. Ömer cariyelere dayak atar ve onlara, ‘basinizi acin! Hür kadinlara
benzemeye calismayin!’ derdi’.(15)
Rivayetlerde, ‘erkek kölenin de, efendisi hür kadinin sacina bakmasinin caiz
oldugu’nu okuyoruz.(16)

Kölelik, cariyelik kurumunun kalktigi, basini örtmeyen kadinlara, kizlara
‘hür olmadiklari icin’ sokak ortalarinda tecavüz etmenin yasak oldugu uygar
ülkelerde yirmibirinci yüzyilda, Nur suresi 31. ayetini ‘Müslüman kadinlarin
örtünme emri’ seklinde yorumlamak, uygarlik ve Kuran cehaletinden
kaynaklansa gerek. Gelelim ‘tesettür’ baglaminda basvurulan ikinci ayete:

Ahzab 59:

Ey Peygamber! Eslerine, kizlarina ve müminlarin kadinlarina, disari cikarken
üstlerine örtü
Almalarini söyle; bu onlarin hür ve namuslu bilinmelerini ve bundan dolayi
inciltilmemelerini daha iyi saglar. Allah bagislar ve merhamet eder.(17)

Cevirideki ‘hür ve namuslu’ ifadesi, Kuran’ da gecmemektedir. Kuran sadece,
‘bu onlarin taninmalari ve böylece inciltilmemeleri icin daha iyidir’
diyor.(18) Miladi 923’te vefat eden Ibn Cerir et – Taberi’nın yorumu, dinci
cevrelerin ikinci Kuran delilinin de günümüz icin gecerli olmadigini
ispatliyor:
‘Yüce Allah, peygamberi Muhammed’e (SAV) diyor ki: Ey Peygamber!
Eslerine,kizlarina ve inananlarin eslerine de ki, giyisilerinde köle
kadinlara benzemesinler, herhangi bir ihtiyaclari icin evlerini
terkettiklerinde saclarini, yüzlerini göstermesinler, tersine baslarina
carsaflarini gecirsinler. Ta ki, onlara el veya dille satasmak isteyecek bir
ahlaksiz , onlarin hür olduklarini görsün.’(19)

Ibn Abbas, bu ayetin ‘inis sebebi’ olarak, hür kadin, cariye gibi giyinirdi,
bunun üzerine Allah inananlarin kadinlarina, örtünmalerini emretti’
diyor.(20) Katade’nin rivayeti, ayet,n indigi toplumun böyle bir uygulamayi
zorunlu kildigini gösteriyor: ‘Köle bir kadin sokakta giderken, ona
sarkintilik yaparlardi. Bunun üzerine Allah, hür kadinlara, kölelerden
farkli giyinmelerini emretti.’(21) Ebu Salih’in rivayeti de ayni yöndedir:
‘Medine’de Peygamber’in esleri ve diger kadinlar geceleyin def – i hacet
icin evlerinden ciktiklari vakit, yolda – gelen gecen kadinlara – laf atan,
onlarla cilvelesmek isteyen erkekler olurdu. Bunun üzerine Allah bu ayeti
indirdi ki, kimin hür kadin, kimin cariye oldugu anlasilsin.’(22)

Dönemin Arap toplumunda cariyeler insan degil, mal sayildiklarindan ,
ugrayacaklari cinsel tacizin sadece mal üzerinden cezai yaptirirmi vardi. Bu
durum, IX. Yüzyildan itibaren sekillenmeye baslayan seriat kaynaklarinda da
degismeyecektir. Zemahseri’nin yorumu, ayetin, dönemin ahlak anlayisi ve
sartlarinin tabi bir sonucu oldugunu ele veriyor:

‘Islam dini gelmeden önce, Arap toplumunda köle kadinlari hür kadinlardan
ayirmak mümkün degildi. Kadinlar def – i hacet icin disariya hurmaliklara
ciktiklarinda, gencler, haylazlik pesinde kosan adamlar, cariyedir diye hür
kadinlara da ilisirler, sonra da ‘biz onun cariye oldugunu sandik’ derlerdi.
Bunun üzerine hür ve Müslüman kadinlara, uzun sallara (rida) bürünmek,
baslari ve yüzlari örtmek suretiyle cariyelerden farkli giyinmaleri
emredildi ki, kimse onlara sulanmasin.’(23)

Bununla birlikte Zemahseri, ‘hür kadinlar’in nerelerini, nasil örtmeleri
konusunda farkli görüsleri oldugunu aktariyor. (24)

El – Cassas’a göre de ayet sadece Peygamber’in esleri ve diger hür müslüman
kadinlar icin indirilmistir. Köle kadinlar ne saclarini, ne de yüzlerini
örteceklerdir. El – Cassas, Ibn el – Arabi’nin Nur suresi 31. ayeti
yorumlarken aktardigi rivayete dikkatlari cekiyor:’Hz. Ömer (baslarini örten
köle kadinlara) dayak atarken, ‘derhal basinizi acin, hür kadinlara
benzemeye calismayin!’derdi’.(25) Ayni rivayetin bir baska eserde: ‘Hz. Ömer
örtünen, kapanan cariyelere dayak atar, onlara, ‘hür kadinlara mi benzemeye
calisiyorsunuz?’derdi’ versiyonuna rastliyoruz.(26)

IV – Kadinlarin saclarini, kimi kez yüzlerini örtmeleri, Islam öncesi Arap
toplumunda da rastlanan bir olgudur. Eski Arap siirinde, Islam öncesi Arap
toplumunda ‘saygin sinif’lara mensup kadinlarin, kölelerle karistirilmamak
icin ‘örtündükleri’ ne iliskin beyitler vardir.(27)

V – ‘Örtünme’, Islam’dan cok önce, helenik Bizans toplumunda, Sasanilerde
rastlanan bir olgudur. Antik Mesopotamya’da ‘saygin’ kadinlar, kendilerini
köle ya da ahlakca ‘düsük’ kadinlardan ayirmak amaciyla örtünürlerdi. Hayat
kadinlarinin baslarini ve saclarini örtmeleri yasakti. Keza Asur kanunlarina
göre, köle kadinlarin saclarini örtmeleri cezai yaptirimlarla
yasaklanmisti.(28) Hiristiyanligin ortaya ciktigi günlerde Musevi kadinlar
baslarini ve yüzlerini örtüyorlardi: ‘Rebeka Ishak‘i görünce pecesini alip
örtündü’(29) Eski Ahid’in Isaya kıtabında: ‘Rab o gün , bas sargilarini,
atkilari kaldirip atacak’ deniyor.(30)

Kadini fitne kaynagi ve erkekten düsük bir canli olarak gören anlayisa
Pavlus’ta da rastşiyoruz: ‘Fakat bilmenizi isterim ki, her erkegin basi
Mesih’tir ve kadinin basi erkektir. Mesih’in basi ise Allah’tir. Basi örtülü
olarak dua eden yahut peygamberlik eden her erkek, basini kücük düsürür.
Fakat basi örtüsüz olarak dua eden yahut peygamberlik eden her kadin basini
kücük düsürür. Cünkü eger kadin örtünmüyorsa, saci da kesilsin;fakat kadina
sac kesmek yahut tras olmak ayip ise, örtünsün. Cünkü erkek, Allah’in sureti
ve izzeti oldugu icin, basini örtmemelidir; fakat kadin erkegin izzetidir.
Cünkü erkek kadindan degil, kadin erkekdendir. Cünki erkek kadin icin degil
, kadin erkek icin yaratildi. Bunun icin melekler sebebinden kadin, basi
üzerinde hakimiyet alametine malik olmalidir.’(31)

Sonuc

‘Örtünmek Allah’in emridir’ diyen cevreler, ‘yasama mercii’ gibi kullanmaya
yeltendikleri klasik Kuran tefsirlerini, fikih(seriat) kaynaklarini usulüne
uygun anlamaktan aciz olduklari gibi, ‘dinin emri tessetür’e iliskin iki
ayetin ilkin bagnaz hanbeli’hukukcusu’ Ibn al – Cavzi (ölümü 1201)
tarafindan uydurulmustur (32), 20. yüzyilda ise Suriye asilli seriatci
Mustafa Galayani (33), ardindan ‘Müslüman Kardesler’den Seyyid Kutb (34)
(idam 1966) ve günümüzde de Suudi misyonerlerinden Mustafa as – Sabuni (35)
tarafindan benimsenip propagandasi yapilan yorumunu savunmaktadirlar. En
saygin Kuran tefsirlerinde dahi ‘kadinin örtünmesi Allah’in
emridir’ifadesine rastlanmadigi gibi, rivayetlerden anlasilan, ‘ulema’nin
keyfine ve zevkine göre farkli dönemlerde farkli hükümler yürüttügüdür.
Kadinin yüzünü de örtmek gerekir diyen birkac ‘alim’ haric; günümüzden
yüzyillarca önce yazilmis Kuran tefsirleri sadece sacin örtülmesinden
bahsederler ve bunun dahi siniri belli degildir. Ilk bakista bu, kadinlarin
basörtüsü takmalari gerektigi yönünde biranlayis gibi görülebilir. Oysa,
burda belirleyici olan, (‘ulema’) ‘hüküm’ün(ün) sebeb(illet)idir.

Vaktiyle – 7. Yüzyilda ! – ‘Müslaman kadinlara’ a basörtüsü takmalari
emri, onlari köle kadinlardan ve cariyelerden ayirmak, daha dogrusu
‘insanlar onlara, cariye ya da köledir diye cinsel tacizde bulunmasinlar’
diye vaz edilmis olabilir. Gene vaktiyle vazedilmis ‘resim yasagi’ da bunun
gibidir. Bu yasagin illeti de, insanlarin resmedilen seylere
tapinabilecekleri endisesidir. Kaynaklar; ‘illet’in yok olan bir hükmü
meydana getirebilecegini belirtirler. (36)
Bunun tersi; bir hüküm , illetinin kalkmasiyla gecerliligini yitirecegidir.
Nitekim, günümüzde kimse resimlere , fotograflara tapmadigindan, ‘resim
yasagi’ ndan sözedebilecek tek akili basinda ‘alim’ yoktur. Ayni sekilde;
köleleik, cariyelik kurumunun tarihe karistigi toplumlarda; hala 7. ila 14.
yüzyil Arap toplumunda ‘cariye sanilip igfal edilmesinler’ düsüncesiyle ‘hür
kadinlar’ i cariyelerden ayirmak amaciyla önermis – zamanin kosullarina göre
rasyonel sayilabilecek – bir tedbiri, 1998yilinda ‘Allah’in buyrugu’ olarak
savunmak, her seyden önce Kuran’ a ve Islam dinine hakarettir.

Belli cikar cevrelerince propagandasi yapilan ‘ithal tessetür’ ün kaynagi
Arap/fars dinciligi olmasina (37) ve en eski Arap kaynaklarinin, Türkün
tarih ve geleneginde kadini kapatmak gibi bir adetin bulunmadigini
bildirmesine karsin (38), cagdas Arap yazarlarindan biri, ‘tessetürü’ ün
Arap toplumuna Türkler tarafindan sokuldugunu iddia etmisti. (39). Türkler
hakkinda, ‘bas örtüsü namuslu kadinin sembolüdür’ diyen Alman oryantalisti
Rita Breuer’in, Misirli, Iran’li dincilerle agiz birligi icinde, ‘türban
Islam kımliginin en önemli simgesidir’(40) diyebildigi, Die Zeit gibi saygin
bir haftalik gazetenin üstelik ‘Türk dostu’ olarak tanitilan bas rektörü
Theo Sommer’in ‘inanan Müslüman kadinin basörtüsü’nden sözedebildigi(41)
hatirlanacak olursa, Dogu dincilerinin, batili dostlariyla birlikte, bir
konuda daha uzlastiklarini
ibretle kabul etmeliyiz.


Kaynaklar:


(1)Muhammad Ahmad al – Muyassar : Nahwa Dustur Islami, s.58, Kahire 1995.
(2)A.g.e., s.60.
(3)Ilzam az – Zawc bi’n – Niqab, Liwa al – Islam, 4/1995, s.120
(4)As – Sarif al – Curcani: Kitabu’t – Ta’rifat, s.111, Beyrut 1985.
(5)Bakara suresi 177. ayetinde söyle buyurulur: ‘Yüzlerinizi dogudan yana ve
batidan yana cevirmeniz, iyi olmak demek degildir. Lakin iyi olan, Allah’a
ahiret gününe, meleklere, kitab’a, pegamberlere inanan, O’nun sevgisiyle,
yakinlarina, yetimlere, düskünlere, yolculara, yoksullara, ve köleler
ugrunda mal veren, namaz kilan, zekat veren ve ahitlestiklerinde ahidlarine
vefa gösterenler, zorda, darda ve savas alaninda sabredenlerdir.’ Hz.
Muhammed’ in Islam tanimi ise sudur: ‘Islam bes sey üzerine kurulmustur:
Allah tan baska Tanri olmadigina ve Muhammed’in O’nun elcisi olduguna
taniklik, namaz kilmak, zekat vermek, hac ve Ramazan orucu’ (Buhari,
Kitabu’l – Iman2). Ayrica b.k.: Abdulqahir Ibn Tahir al – Bagdadi: Kitabu
Usuli’d – Din, s.186 v.d., Istanbul 1928.
(6)Bk. Muhammad Ibn Carir at – Tabari: Cami’u’l – Bayan an Ta’wili Ayi’l –
Qur’an, c.XIII, s.117 –125, Kahire 1968; Ismail Ibn Kathir: Tafsiru’l –
Qur’ani’l –Azim, c.III, s.293 v.d., Beyrut 1980; Calaluddin as – Suyuti: ad
– Durru’l. Manthur fi’t – Tafsir bi’l – Ma’thur, c.V, s.40 v.d., Kahire
tarihsiz.
(7)Kur’an – Kerim ve Türkce Anlami, s.352, Diyanet Isleri Baskanligi
Yayinlari, Ankara 1987.
(8)Tabari:c.XVIII, s.119.
(9)A.g.e. c. XVIII, s.117.
(10)A.g.e. c. XVIII, s.118.
(11)A.g.e.
(12)A.g.e. c. XVIII, s.120.
(13)Mahmud Ibn Umar az – Zamakhsari (vefati: 1144) : al – Kassaf an Haqa
‘iqi’t – Tanzil wa Uyuni’l – Aqawil fi Vucuhi’t – Ta ‘wil, c.II, s.383,
Kahire 1948.
(14)Abu Bakr al – Cassas: Ahkamu’l – Qur’an, c.III, s.390, kahire 1928.
(15)A.g.e., c.III, s.391
(16)Abu Bakir Ibn al – Arabi (vefati: 1148): Ahkamu’- Qur’an, c.III,s.1361,
tahkik: Ali Muhammad al- Bacawi, Kahire 1958.
(17) Kur’ an – i Kerim’ in Türkce Anlami, s.425.
(18)zalika adna li-yu’rafna fa-la yu ‘zayna.
(19)Tabari: c.XXII,s.41 v. d.
(20)A.g.e.
(21)A.g.e., c.XXII, s.46.
(22)A.g.e., c. XXII, s.47.
(23)al - Kassaf, c.II, s.549.
(24)A.g.e.,c.II,s.550.
(25)Al – Cassas: Ahkamu’l’Qur’an, c.III, s. 458.
(26)Ibn al – Ahkamu’l’Qur’an, c.III, s. 1575.
(27)Ali al- Hasimi: al_ Mar’a fi’s – Si’ri’l – Cahili, s.79 v.d., Kahire
1972.
(28)Fadwa el – Guindi: Hijab, The Oxford Enclopedia of Modern Islamic World,
c.II, s. 108, New York & Oxford 1995.
(29)Tekvin, 24:65.
(30)Isaya, 3:23.
(31)Korintosularla I. Mektup, 11: 3 – 10.
(32)Abu’l – Farac Ibnu2l –Cawizi: Zadu’l – Masir fi Ilmi’t – Tafsir, c.VI,
s. 422, Beyrut tarihsiz.
(33)Mustafa galayani: Nazarat fi Kitabi’s – Sufur wa‘l – Hicab, s.68 v.d.,
Beyrut 1928.
(34)Sayyid Qutb: Fi Zilali’l –Qur’an, c.VI, s.92 v.d., Beyrut 1976.
(35)Muhammad as – Sabuni: Tafsiru Ayati’l – Qur’an, c. II, s.154, 377 v.d.,
Beyrut 1981.
(36)FahrettinAtar: Fikih Usulü, s. 134, Istanbul 1992.
(37)Bassam Tibi: Die Postkemalistische Türkei, Internationale Politik, Ocak
1998, s.1. Suriye asilli olan ve kökten dincilik üzerine cok sayida eseri
olan Tibi: ‘ithal edilen, zira Türk karakteri tasimayan türban’ ifadesini
kullaniyor: ‘... diese importierten, d.h. nichttürkischen Schleier...’
(38)Ibn Fadlan: Fi Wasfi'r – Rihla ila Biladi’t – Turk wa’l – Khazar wa’r –
Rus wa’s – iba, s. 92 v.d., tahkik: Sami ad – Dahhan, Beyrut 1987.
(39)Husayin Ahmad Amin: Dalilu’l _ Muslimi’l – Hazin, s. 250 v.d., Kahire
1987.
(40)Rita Breuer : Familienleben im Islam, s. 86, herder 1998.
(41)Theo Sommer: der Kopf zählt, nicht das Tuch, Die Zeit, 16 temmuz 1998.

Geri Alevi Homepage'ine