1964 yilinda müze olarak düzenlenip ziyarete açilan
Hacibektas Dergahi’na girer girmez genis bir avluyla (Nadar Avlusu)karsilasacaksiniz.
Çok eskiden bu avlunun sag tarafinda, çiftçilikle
ugrasan dervisler ve zaman zaman ücretli çalisan köylülerin
yattigi binalar yer alirmis. Müze dolayisiyla yapilan düzenleme
sirasinda bu bölüm yiktirilmis ve bir duvar örülmüs.Duvarin
sonunda yer alan “üçler çesmesi”, Alevi inancinin temel
motiflerinden “Hak-Muhammed-Ali”yi simgeliyor. Sol taraftaki açiklik
küçük bir park görünümünde. Daha önce
bu kisimda konuklarin atlari için ahir, samanlik gibi ek yapilar
varmis.
Sonra
bir kapidan daha geçip ikinci avluya geliyoruz. Kenarlari çiçeklerle
çevrili sirin bir havuz göreceksiniz.
Eger
kalabalik degilse, “Aslanli Çesme”nin kutsal suyundan içebilirsiniz.
Çesmenin üzerindeki kitabede, aslan heykelinin 1853 yilinda
Misir’dan getirilerek dergaha hediye edildigi belirtilmektedir. Ikinci
avlu dergahin en islevsel bölümüdür.Bu avluda sunlari
bulacaksiniz:
Asevi: As Evi'ne iki kanatli genisce bir kapidan girilir. Iki
koridordan gecilerek asil As Evi salonuna girilir. Birinci koridorun sag
tarafmdaki kücük odada As Evi babasinin mezari bulunmaktadir.
Ikinci koridora acilan kapi üzerinde Arapca metinli 968 H. (1560)
tarihli bir kitabe dikkatimizi ceker. Giris kapisinin tam karsisinda bulunan
büyük ocak üzerinde, Haci Bektas Veli'yegönül
verenler ve Yeniceri Ocagi'nca kutsal olarak bilinen ünlü Kara
Kazan yer almaktadir. Salonun kuzeybatisindaki bulasik yikama yeri ile,
bunun yaninda bulunan özel tesisatli Et sogutma yeri, As Evi 'nin
incelenmeye deger ayri bir özelligini tasir. Salonun güneybatisinda
bulunan As Evi babasinin odasinin orijinal ocagi ve sofrasi etnografik
eserlerle zenginlestirilerek yasatilmaya calisilmistir. As Evi salonundaki
vitrinlerde de, bu ev ile ilgili esya teshir edilmektedir. Bu eserlerin
cogu Haci Bektas Veli Dergahi'nin orijinal eserleridir. Osmanli dönemi
cesitli kahve kutulari, körükler, ceraglar salonun güneyindeki
vitrinlerde, diger iki vitrinde de, baska mutfak esyasi sergilenmektedir.
Kiler
evi: Bugün Halk Kütüphanesi Müdürlügü'ne
tahsis edilmis olan Kiler Evi'ne, Meydan Evi'nin bitisigindeki kapidan
girilir. Iki katli olan Kiler Evi'nin alt katinda eskiden dergahin kasasi,
kiymetli esyalari ile yiyecek ve kullanilacak esyalari muhafaza edilmistir.
Menkibeye göre Yunus'un bugday almaya geldigi deponun da bu bölömde
oldugu rivayet edilmektedir. Ikinci kat ise Dedebaba köskü olarak
kullanilmistir.
Meydan evi: Revaklarin tam ortasindaki kapidan Meydan Evi'ne
girilir. Giris kapisinin üst sove tasi üzerinde, Haci Bektas
Veli Külliyesinin en eski tarihli Arapca kitabesi bulunmaktadir. Kitabe
769 H. ( 1367) tarihini tasimaktadir. Söve tasnin alt yüzündeki
kitabe ise latincedir. Haci Bektas Veli dergahinin en önemli evlerinden
birisi de Meydan Evi'dir. Burasi, yabancilara, özellikle cem ayini
sirasmda daima gizli tutulmustur. Tarikata girme, ikrar verme, nasip alma
merasimi ve cem ayinleri bu evde yapilmistir. Giris kapisindan iceri girilince,
iki büyük sekisi olan bir sofa ile karsilasilir.
Sekilerin üzerinde hali ve kilimler ile kenarlarda yastiklar bulunmaktadir.
Duvarlarda ise, eski yazili levhalar vardir. Sofadan, genis dört köse
planli, dört tarafi ahsap sedirli olan esas Meydan Evi odasina girilir.
Odanin giris kapisi karsisinda bir ocak vardir. Tavan dokuz kat gök
kubbeyi temsil eden ahsap bindirme kirislerle örtülmüstür.
Odanin sedirleri üzerinde desenli tirnak isi kilimler, kilimlerin
üzerinde 12 adet makam postu vardir. Horasan postu ile niyaz tasi
giris kapisinin sol tarafindadir. Ocagin sag tarafinda "Bektasi Tahti"
vardir. Ocagin üzerinde, 15 nci yüzyilda yapildigi tahmin edilen
Haci Bektas Veli'nin resmi sergilenmektedir. Kök boya ile yapilmis
olan tabloda, Haci Bektas Veli, sag eli ile tutmus oldugu ceylani gögsüne
basmis, sol eli ile de, ceylana bakan vaziyette duran arslani kucagina
alarak oksamaktadir. Bu tablo, Haci Bektas Veli'nin barisci felsefesinin
bir sembolu durumundadir. Duvar üzerinde ayrica Veysel Karani, Haci
Bektas Veli ve halifeleri, Balim Sultan, Mekke'nin eski durumu, Sari Ismail
ve Kaygusuz Abdal-Kazak Abdal resimleri ile cesitli levha ve resimler asilidir.
Mihman evi (Konuk Evi): Bugun muze deposu olarak kullanilan Mihman Evi, eskiden tekkeye gelen misafirlerin yeme, icme ve yatma islerinin duzenlendigi yer olarak kullanilmistir. Mihman evi iki odalidir. Birinci oda dikdörtgen biciminde, yüksek kücük pencereli, bircok gömme dolapli ve tek ocaklidir. Ikinci oda girisin saginda tek penceresi ve ocagi bulunan kücük bir odadir.
Cami: II. Mahmut'un (lanet olsun) 1826'da Yeniceri Ocagi'ni kaldirip,
Alevi-Bektas'i Tekkelerini kapatarak, Hacibektas'a Naksibendi Seyhi atadiktan
sonra yapilmistir. ( 1834)
Simdi
son bir kapidan daha geçip Haci Bektas Veli’nin kabrinin bulundugu
üçüncü avluya (Hazret Avlusu) dogru yürüyelim.
Türbe hemen karsimizdadir. Sagda, bir zamanlar dergaha hizmet etmis
dervis mezarlari siralanir. Az ötedeki küçük türbede
ise tarikata son seklini verdigini belirttigimiz Balim Sultan yatmaktadir.
Ayni türbede, Kalender Sah’in da mezari bulunmaktadir. Türbeye
girmeden sag kösede bulunan silindirik mermer tasin kucaklanmasi,
ziyaretçiler için bugün de vazgeçilmez bir gelenek.
Eger iki kolunuzla kucaklayabilirseniz, kalbinizin temiz, niyetinizin iyi
oldugunun delili kabul edilir. Türbe önündeki asirlik dilek
agaci ise ziyaretçilerin en fazla ilgi gösterdigi yerlerin
basinda gelmektedir. Türbe, Balim Sultan’in ölümünün
ardindan, 1519 tarihinde Dulkadirogullari Beyi Seyhsuvar Ali tarafindan
insa ettirilmistir. Içi ve duvarlari kalem isi bezemelerle süslü
türbenin içerisinde, orijinal kapisi ve Bektasi hat sanatindan
örnekler sergilenmektedir.
Ziyaretçiler
tarafindan “Pir Evi” olarak adlandirilan Haci Bektas Veli Türbesi’nin
girisinde, dervisligin bir üst mertebesine erismis “baba”larin mezarlari
yer alir. Kirklar Meydani’na dogru yürürken, sagda dervislerin
Tanri’yla basbasa kaldiklari çilehaneyi görmek isterseniz,
bir hayli egilip içeri girmelisiniz. Karanlik odada birkaç
dakika yalniz kalmak ilginç bir tecrübe olabilir. Kirklar Meydani’nin
solundaki yükseltide, bir zamanlar postta oturmus ve “çelebi”
olarak bilinen “bel evlatlari” yatmaktadir.